• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
PARA VE OYUNCAKLAR
Üyelik Girişi
Site Menüsü
Site Haritası
Takvim
OYUNCAK VE PARAYA DAİR

Hayal gücü ve oyuncaklar

Hayal gücü ve oyuncaklar

Neolitik dönemden modern zamanlara, Avrupa’dan Osmanlılara ve Cumhuriyet dönemine kadar çocuk oyuncağı: Zor ve ciddi bir zanaat; hayalin gücünü sağlayan tarihsel motor.

Neolitik dönemden modern zamanlara, Avrupa’dan Osmanlılara ve Cumhuriyet dönemine kadar çocuk oyuncağı: Zor ve ciddi bir zanaat; hayalin gücünü sağlayan tarihsel motor. Oyuncakların tarihi NTV Tarih dergisinin Eylül sayısında... R. Sertaç Kayserilioğlu yazdı...

Oyun ve oyuncak tarihi, canlıların, özellikle memelilerin tarihi kadar eskidir; neticede oyun içgüdüsü denen şey, yaradılıştan gelen bir sosyal davranış ve bu bağlamda da “deneme-yanılma” yönteminin ilham kaynağıdır. Bireylikten kollektifliğe kurulan köprünün ana direkleri de bunlardır. Tarih içinde oyuncakların en eski çeşidinin taştan, kilden ya da kurutulmuş meyvelerden yapılmış bilyeler ve toplar olduğu biliniyor. Oyuncak bebeklerin ve çıngırakların en eskilerine de Neolitik kalıntılarda rastlanıyor.

Çocuk mezarlarında düdük misali çeşitli ses çıkaran enstrümanların bulunuşu, o dönemdeki oyuncakların sadece oyun amaçlı olarak değil, aynı zamanda kötü ruhların gelmesini önleyici nesneler olarak kullanıldığına da işaret etmektedir. Hititlerden günümüze ulaşmış ve bugün Gaziantep Müzesi koleksiyonlarında yer alan MÖ 3000 yıllarına ait oyuncak savaş arabasının bir benzeri de Truva’da bir çocuk mezarından çıkmıştır. Bulunmuş en eski gelişmiş oyuncak da Mısır’daki arkeolojik çalışmalar sonucu ortaya çıkmış. MÖ 5. yüzyıla ait tahtadan yapılmış atların yanısıra, Eski Mısır’da çeneleri oynayabilen oyuncak timsah ve aslanlar da vardı. Eski Yunan vazolarında da ellerinde oyuncak bulunan çocukların resmedildiği görülür.

Bu oyuncaklar önceleri topraktan, daha sonra kemikten, fildişinden ya da ağaçtan yontma şeklinde yapılırken; Eski Yunan, Roma ve Çin’de kilden hazırlanarak fırınlanmış oyuncak bebekler görülmektedir. İtalya’da yapılan çeşitli kazılarda, Roma İmparatorluğu’nun ilk üç yüzyılına ait oldukça geniş bir “oyuncak bebek” koleksiyonu bulunmuştur. Eski Roma’da görülen paçavra ya da bezden yapılmış, elbiselerini ve duruşlarını değiştirebilen bebekler, antik dünyanın adeta “Barbie”leridir. Eski Roma dönemine ait ilk bebek ise yine Truva’da bulunmuştur.

 

Antik Çağ’da oyuncaklar, aynı zamanda bir tapınma nesnesi ya da kutsal bir nesne olabilmektedir. İşte Eski Yunan’da kız çocukların bebeklerini Tanrıça Artemis’e, oğlan çocukların da çember ve topaçlarını Tanrı Hermes’e armağan edişleri geleneği; bizlere hem o çağın oyuncaklarını, hem de o oyuncaklar aracılığıyla kurulmuş olan inanç bağlantılarını göstermektedir.

Yine Zeugma antik kenti kazılarından elde edilen buluntular içinde, çocuklara yönelik savaş arabaları, ok, yay ve kalkan gibi gereçlerin bulunması, buranın askerî bir bölge olduğunun en önemli kanıtı olarak değerlendirilmektedir. Oyuncakların her zaman büyük eşyaların minyatür benzerleri olarak yapıldığı düşünüldüğünde; bu kazılardan çıkartılan çocuk savaş oyuncaklarının, Zeugma’nın askerî yapısı hakkında dünya tarihine önemli ipuçları verdiği kesindir

Avrupa’da modern oyuncak sanayiinin tohumlarının Ortaçağ boyunca atıldığı görülüyor. Ortaçağ çocuklarının hayatı kavrayışı geçmişe nazaran çok daha işlevsel olduğundan, varlıklı kişilerin çocukları için şövalye figürleri, pirinç dökümü atlar, yeldeğirmenleri, gemiler gibi lüks oyuncakların yanısıra, kurşun askerler, tahta atlar ve kılıçlar gibi harcıâlem ürünler de imal edilmiş. Bu çağda dinî okullardaki çocukların oyuncakları ise üzeri boncuklu pazar duaları ile süslenmiş topaç ve çemberler olmuştu.

1700’lü yıllarda Fransa’da “cheval à roulettes” (tekerlekli at) ya da “cheval de bascule” (sallanan at) figürleri, bugüne kadar süren hükümlerine başladılar. 1750’den itibaren çocuklar biraz daha çocuk olarak algılanmaya başlayınca, iri tahta bebekler, kuklalar, minyatür çay takımları, bebek evleri, kumbaralar gibi, günlük yaşamdan esinlenen oyuncaklar ortaya çıktı. Endüstriyel ve metal oyuncaklara geçiş, Althof, Bengman, Altman gibi ABD’ye göç etmiş Alman kökenli şahısların kurdukları firmalar ile 1820’lerde başladı.

Bu dönemde teneke oyuncaklar 1-2 kuruşa satıldıklarından, bu oyuncaklar “kuruşluk oyuncak” anlamında “penny toys” adını almıştı. Oyuncağı sanayi ürününe çeviren ilk ülke ise 1826’da Hess firması ile Almanya olurken, Nürnberg zaten daha 15. yüzyılın ortalarından itibaren çok gelişmiş bir el yapımı oyuncak sektörünü barındırmaktaydı.

1800’lü yılların ikinci yarısı, kurşun asker, kukla, trampet, davul ve porselen oyuncak bebeklerin yaygınlaştığı yıllardı. 1870’lerde Avrupa’da ardı ardına oyuncak satan büyük mağazalar açılmaya başladı. 1901, Bassett-Lowke firması ile birlikte ilk “buharlı oyuncak lokomotif”i getirecekti. 1904’ten itibaren en küçük ayrıntılara bile sadık kalan oyuncak otomobil modelleri yapıldı. İlk minyatür otomobil modelleri ise ABD ve Avrupa’da 20. yüzyıl başında ortaya çıktı.

Osmanlı dönemi oyuncaklarının, daha çok samandan, deriden, tahtadan, kağıttan ya da topraktan yapılı basit, naif oyuncaklar olduğu kesin. Yuvarlak demir bilyeler, uçurtmalar ve kaytan ipiyle ağaçtan yapılan topaçlar, olası ki Osmanlılarda ilk oyuncaklardı. Çocukların çoğu, çamurdan evler veya kuleler, ağaçtan yontma düdükler, tahtadan yontma atlar, arabalar, eskimiş ve artık çaputlardan yapılmış bebekler sayesinde kendi hayal dünyalarını inşa ederlerdi. Ama Anadolu çocuklarının en yaygın oyuncakları aşık kemikleri, çelik çomak oynamak için dallar ve hatta toprağın kendisi olmuştur.

Osmanlı döneminde İstanbul’da Eyüp, oyuncak üretiminin merkeziydi. Sonradan Batı’dan ithal edilen oyuncaklar geldi. Gayrimüslim ve Levantenler tarafından hediye edilen parçalarla çocuklar Batı oyuncak endüstrisiyle de tanıştılar. Meşrutiyet döneminde, İstanbul gibi kentlerde yeni açılmakta olan fotoğrafhane stüdyolarında çocukların ellerine dekor olarak güzel oyuncaklar verilirdi.

19. yüzyılın ikinci yarısı, Meşrutiyet’i takiben Türkiye için yenilikler ve değişimler zamanıydı. Bu değişimlerden biri de büyük stüdyolarda çekilen aile fotoğraflarıydı ki Abdullah Freres, Phebus, Sebah & Joaillier gibi fotoğrafhaneler Avrupa’dan getirdikleri dekor oyuncakları ile ün salmıştı. Üç tekerlekli bisikletler, bebekler, tahta atlar, çemberler; 1890’larda ün salan bu stüdyoların en gözde oyuncaklarıydı.

Stüdyoları süsleyen bu oyuncaklar, Cumhuriyet’le birlikte Arav Oyuncak Fabrikası başta olmak üzere büyük mağazalarda ve özellikle de Beyoğlu’nun “çocuk cenneti” sayılan meşhur Japon Mağazası ve Çocuk Bonmarşesi’nde yerlerini alıyordu. Avrupa’da ilk defa 1840’ta görülen “domuz biçimli” çömlek kumbaralar ise yurdumuzda metal kutular olarak 1928’de görülmeye başladı.

Türkiye’de endüstriyel oyuncakçılık, küçük imalat teşebbüsü halinde 1938’de Hamdi Dündar’ın “resimli küp” oyunları ve 1942’de Ersan Kardeşler tarafından yapılan bebek imalatı ile başlamıştır denebilir. Bunu aynı dönemde Hamdi Dündar yapımı ile tahta oyuncaklar ile Gürel Oyuncak imalatı teneke oyuncaklar ve 50’li yılların sonunda da lastik top ve plastik oyuncaklar takip etmişti.

1950’lerden itibaren çok miktarda ithal oyuncak piyasaya girince, yerli oyuncak imalatçıları özellikle Japon örneklerini taklit ederek metal oyuncaklara ağırlık verdiler. Zaman zaman devreye karton oyuncaklar girdi; 1960-1970’lerden sonra da binlerce çeşidi ile plastik oyuncaklar yaygınlaştı. 20-21. yüzyıllarda mekanik oyuncaklar yerini elektronik oyuncaklara bırakırken, vitrinlere sinema endüstrisinin yarattığı “yan sanayi film kahramanları” taşındı. Ve nihayet dijital oyuncaklar, bir zamanların bahçede oynayan çocuklarını ekran başına çağırdı. Bütün doğal oyun ve oyuncaklar anılarda, eski fotoğraflarda kaldı.

 
https://www.ntv.com.tr/galeri/sanat/hayal-gucu-ve-oyuncaklar,tU-Cr-aYh0S6TtoYFm_QEg/q0IujlWP5kGhiOWg7_xZgw

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam79
Toplam Ziyaret1185826
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Saat